Yeni Dünya ve Kontrol Zihniyeti

Meral Kızılkaya Demirtaş
3 min readFeb 1, 2022

Pandemi öncesi dönemde, haftanın belirli günleri uzaktan çalışmaya müsaade eden organizasyonlar olsa da, tamamen uzaktan çalışmaya geçişi pek çoğu yakın tarihli bir opsiyon olarak görmüyordu.

Aslında, yaptığı işin aynısını mekan bağımsız yapabilecek pek çok çalışana sahip kurumlar, neden insanlar “masasında” olunca kendini daha güvende hissediyordu?

Fiziksel olarak işe giden bir yönetici ve ona bağlı çalışan bir takımı hayal edelim. Yönetici şunları mı düşünüyordu mesela?

“Herkes masasında çalışıyor, güzel! Gerçi bugün Aykan kafede biraz fazla takıldı ama şu an tekrar yerine geçti. Burcu da sürekli sigara molası veriyor, ister istemez verimliliğini etkiliyordur. Şu ayda iki gün evden çalışma uygulaması da pek hoşuma gitmedi, nereden bileceğim evde ne yaptıklarını?

Özellikle sürekli uzaktan çalışan insanlara, yukarıdaki düşünme şekli çok uzak zamanlardan kalmış gibi hissettiriyordur muhtemelen. Ancak çok değil, bundan yalnızca iki yıl önce, pek çoğumuz benzer manzaralara şahit oluyordu.

Bugünkü bakış açımızla baktığımızda, artık “absürt” gelebilecek bir yaklaşımı sürdürmekte neden ısrarcıydık?

Bilgi Toplumu

Değişimin hızını konuşmanın artık klişe haline geldiği bir devirde yaşıyoruz. Bununla birlikte, özellikle organizasyonel yapılanma, liderlik ve kültür başlıkları çerçevesinden bakıldığında, üretim şeklinin değişimini iyi idrak etmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Artık yalnızca fiziksel ürünlerin üretildiği Endüstri Çağ’ında yaşamıyoruz. Dijital ürünlerin en az fiziksel ürünler kadar önem kazandığı, fiziksel ürünlerin dijital çözümlerle zenginleşmek zorunda olduğu, gelişen teknolojiyle yepyeni iş modellerini mümkün kılan ve bunları global çapta yapabileceğimiz bir dünyadayız.

Yönetim bilimleri gurusu Peter Drucker, bu yeni dünyayı 1950'lerde ön görmüş ve yaşanan süreci “bilgi toplumuna dönüşüm” olarak adlandırmıştı. Artık insanların kaslarıyla değil, beyinleriyle üretim yapacağı bir devirden söz eden Drucker, bilginin, toprak, iş gücü ve finansal varlıklardan daha önemli bir ekonomik varlık olacağının altını çizmişti.

Ve bütün bunlardan yola çıkarak, geleneksel yönetim tarzının kendini revize etmesinin önemini vurgulamış, yönetimin 21. yüzyıl organizasyonlarına yapabileceği en önemli katkının, bilgi çalışanlarının üretkenliğini artırmaya destek olmak olacağını söylemişti.

Düşünsenize, bir çağ kapanıyor ve yenisi başlıyor. Google’layarak her türlü bilgiye saniyeler içinde erişebileceğimiz, oturduğumuz yerden birkaç tıkla istediğimizi satın alabileceğimiz, altımızda pijamayla iş değiştirebildiğimiz, alternatif sanal evrenlerin yaratıldığı, uzay yolculuklarının hayalden gerçeğe dönüşmeye başladığı bir dünyadayız.

Her şeyiyle bambaşka bir dünya bu.

Peki ya biz? Davranışlarımız? Organizasyonel yapılarımız? Liderlik tarzımız?

Bütün bunlar da bambaşka olabildi mi? Hadi diyelim bambaşka olamadık. Köklü bir dönüşüm geçirmemiz gerektiğinin farkında mıyız?

Kontrol zihniyeti neden tehlikeli?

Öngörülebilirliğin düşük olduğu, muğlak, belirsiz, değişken ve kompleks bu yeni dünyada, dikkatimizi Aykan’ın kafede geçirdiği süreden, ya da Burcu’nun sigara molalarından farklı bir yere çekmemiz gerektiğini anlamanın vakti çoktan geçmedi mi?

Her ne kadar uzaktan çalışmayla birlikte örneklediğim konular gündem dışı kalmış olsa da, bu düşünme şekli gündem dışı kaldı mı, çok emin değilim.

Bahsettiğim düşünme şekli, Douglas McGregor’ın Teori X ile açıkladığı, insanların özünde çalışmayı sevmediği, işten kaçmanın yollarını aradığı ve bu sebeple de yönetim tarafından zorlanması, denetlenmesi ve gerekirse cezanlandırılması gerektiğini savunan görüş.

Bu görüşün en tehlikeli tarafı, insan potansiyelini açığa çıkarabilecek yapılar, sistemler ve değerler inşaa etmeye çabalamız yerine, insanları kontrol etmek ve yönetmek üzerine kurulu bir düzen oluşturmaya konsantre olmamıza yol açıyor olmasıdır.

Bilgi çağında gücünü hiyerarşiden ve kontrolden almak.

Kulağa ilginç geliyor değil mi?

“Peki çözüm nedir?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. O da bir sonraki yazıya kalsın.

Yazımı Plato’nun bir sözüyle sonlandırmak istiyorum:

“Karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla affedebilirsin; hayatın asıl trajedisi aydınlıktan korkan yetişkinlerdir.”

Kaynaklar:

What Peter Drucker Knew About 2020

Theory X and Theory Y

--

--